Umdetu’l-Kâri (Sahih-i Buhârî Şerhi) (1-18. Ciltler)
- Yazar : Bedreddin el Ayni
- Tercüme : Yaşar Güngör , Faruk Uslu , Cumali Baylu
- İhtisar : Abboud Lakhdar el Cezâiri
- Yayınevi : Polen Karınca Yayınları
- Kağıt Cilt : Sarı Şamua – Kalın Cilt, 18 Cilt Takım
- Sayfa Ebat : 17*24 cm
- Sayfa : 12256
- ISBN : 9786055104887
UMDETUL KARİ KİTABI HAKKINDA
Aynî’nin telif ettiği eserler çoktur. Telif ettiği eserlerin çokluğu hususunda İbn Hacer’den başka kendisine yetişen kimse yoktur. Nitekim İmam Sehâvî bu gerçeği bir çok kitabında itiraf etmiştir.
Umdetü’l-Kârî fî Şerhi Sahihi’l-Buhârî en büyük ve en meşhur eseridir. Müellifin hesabıyla 21 cilttir. Sahihi’l Buharî’nin şerhleri içerisinde nakil ve tahkik yönünden en geniş, araştırma ve fayda bakımından en kapsamlı olan şerhidir. Buhârî’nin ihtisar yaptığı yerlerde hadisin sevkini tamamlama metodunu izlemiştir. Hadisin varyantları birden çok olup bâblarda tahrici tekrar ettiğinde kitapta tahric edilen yerleri belirtmiştir. Bu metod araştırmacı için büyük kolaylık sağlamaktadır. Kitabın râvîleri hakkında görüş ayrılıkları bulunduğunda bu farklılıkları zikretmiştir. Hadis ricali, isimlerin ve nisbetlerin zabtı hakkında doyurucu bilgiler vermiştir. Bu bilgileri okuyan araştırmacı konuyla ilgili olan başka kaynaklara müracaat etme ihtiyacı hissetmez. Lügat ve irab hakkında en önemli bilgilere yer vermiştir.
Mükemmel bir üslup takip ederek meânî ve beyân ilmi ile alakalı inceliklere değinmiştir. Bunu yaparken de kitabını mutalaa edenlerin konunun daha geniş ele alınmasına ihtiyaç bırakmayacak derecede bu bilgilere aşina olmalarını hedeflemiştir. Hadisten hüküm çıkarma yolları hakkında ayrıntılı bilgiler vermiş, özel başlıklar altında bir takım kıymetli bilgiler aktarmıştır. Hadisin geçtiği isnatları verirken âli, nâzil, Medenî, Şâmî vb. incelikleri açıklamış, tartışmalı meseleler hakkında Allah’ın kendisine verdiği ilmî kudret ve anlayış ölçüsünde mezhep fakihlerinin konuyla ilgili görüşlerine göre konuyla ilgili hadisle alakalı olan hadislerin tahricine dair geniş bilgiler vermiş, deliller arasında mukayese ve muhakeme yaparak sorular ve cevaplar başlığı altında hadisin fıkhıyla alakalı kabul ettiği ve reddettiği görüşleri serdetmiştir. Kendisinden önce yazılan şerhlerde geçen kayda değer gördüğü bilgileri almış, onları kendi süzgecinden geçirerek okuyucunun istifadesine sunmuştur.
Hasılı kelâm hadisleri her yönüyle şerh etmiştir. Hadisle ilgili nakledilen bilgilere ulaşmak isteyen kişi bu bilgileri Aynî’nin şerhinde bulabilir. Aklî ilimlerle alakalı konulara ulaşmak isteyen kişi de bu bilgileri yeter derecede elde eder. Hadislerin en güzel şekilde anlaşılması için ayrı ayrı konu başlıkları oluşturmuş, aklî ve naklî bilgileri o başlıklar altında vermiştir. Hadisin şerhiyle çok da alakası olmayan, usûlü hadis kitaplarında geçmesi daha uygun olan konuları kitabına almamıştır. Hadisin varyantlarının tahrici hakkında müstahrec ve etraf kitaplarından alıntılar yapmak sûretiyle konuyu fazla uzatmamıştır. Ancak kitabın şerhi hakkında ve rivâyetlerde geçen bir lafzı başka bir lafza tercih etmek söz konusu olduğunda ihtiyaç duyduğunda müstahrec kitaplardan alıntılar yapmıştır. Faydalı olan kısmı gözden kaçırmazdı. Nadiren de olsa maksut bilgiyi elde etme noktasında şaşkınlık yaşayabileceği yerlerde değerli vaktine karşı olan hırsından dolayı okuyucuyu başka yerlere yönlendirir. İbn Hacer bu noktada Aynî’den farklıdır. Zira İbn Hacer okuyucuyu çoğu kez başka kitaplara yönlendirir. Bazen atıfta bulunduğu yerlerde kayda değer fayda da hasıl olmaz.
Aynî’nin şerhinde olan birçok meziyet İbn Hacer’in şerhinde yoktur. Aynî’nin şerhinin İbn Hacer’in şerhine üstünlüklerini şöyle sıralayabiliriz:
Aynî, İbn Hacer’in şerhini talebelerinden biri olan Burhân b. Hıdır vasıtasıyla cüz cüz mutalaa ederdi. Bazı yerlerde yapmış olduğu tenkitlerde nakiller noktasında iki şerh arasında tevafuklar olduğu görülür. Zira kullandıkları kaynaklarda da benzerlik bulunmaktadır. Kimileri ikinci yazılan şerhin bu bilgileri birinci yazılan şerhten aldığını zannetmiştir ki bu doğru değildir. Durum dediğimiz gibidir. Kaynaklarının aynı olduğu yerlere bakıldığında bu durum açıkça görülür. Kendilerinden önceki müelliflerden nakilde bulunma hususunda biri diğerinden daha haklı değildir. Bedr el-Aynî, şerhine hicri 821 senesinde başlamış, 847 senesinde yani İbn Hacer’in şerhini bitirmesinden beş sene sonra tamamlamıştır. İbn Hacer ve arkadaşları Bedr’in bu üstün özelliklerde ortaya çıkmasına çok şaşırdılar. Talebeleri hocaları için sonradan bir takım mazeretler ileri sürmeye ve Bedr’in değerini düşürmeye başladılar. İbn Hacer, Aynî’nin kitabını mutalaa etmeye başlayınca itirazları bertaraf etmek için “İntikâdu’l-İ’tirâz” ismini verdiği bir kitap telif etmeye başladı. İtirazları maddeler halinde yazdı, sonra onlara kolayca cevaplar verebilmek için altını boş bıraktı. Ancak bu esnada ecelinin gelmiş olması çoğu sorularına cevap vermesine izin vermedi. İbn Hacer bu itirazlardan sonra şerhindeki bazı hataları düzeltmiştir. Bununla beraber İbn Hacer, Bedr’in şerhini tamamlamasından sonra beş sene daha yaşamıştır. Kusursuzluk Allah’a mahsustur.
Her iki şerh de bilgi yüklüdür. Allame İbn Haldun hocalarının şöyle dediğini nakleder: “Buhârî üzerine şerh yazılması ümmet üzerine bir borçtur. Hiç kimse gereği şekilde bu borcu yerine getirmedi.” Şâyetİbn Haldun iki şerhin yazıldığı döneme kadar yaşayabilseydi muhtemelen bu borcun ödendiğini söylerdi. Sehâvî, bu borcu ödeyen kişinin hocası İbn Hacer olduğunu söyler. Ancak Keşfu’z-Zunûn sahibi her iki şarihin bu borcu gereği şekilde ödediklerini ifade etmiştir. Ancak adaletli olanların ve büyüklenmeyenlerin de kabul edeceği üzere burada büyük payın Aynî’ye ait olduğu aşikârdır. Aynî’nin denizler misali şerhine dalan kişi kendisinin ilmin yollarının kesiştiği yerde olduğunu görür. Her ilimde öne çıkmış âlimler Aynî’nin metodunu benimsemiş, bütün yönleriyle anlama yollarını aydınlatmış, lügat, irab, belagat, istinbat, râvîlerin biyografileri, künyelerini, lakaplarının, isimlerinin ve neseplerinin zabtı, güncel bir takım faydaların açıklanması, isnadla alakalı bir takım incelikler, aslî ve ferî meseleler, aklî ve naklî incelikler, ihtilaflı hükümlerin delillerinin aralarında muhakeme yapmakla beraber tahrici, ilk asırdaki âlimlerin mezheplerinin görüşlerinin geniş bir şekilde anlatılması hususunda Aynî’nin izinden gitmiştir. Aynî’nin şerhini mutalaa eden kişi iki şerh ve müellif arasındaki farkı ayan beyân görür ve Aynî’nin bu borcu ödediğini müşahede eder. Her insan, hayranlık duyduğu âlimler konusunda birbirinden farklı yol tutmuştur. Allah her ikisinin çalışmalarını kabul eylesin ve ümmeti ilimlerinden faydalandırsın. Amin.